ANA SAYFA » KIRK BİR KERE İSTANBUL » Kırk Bir Kere İstanbul Hakkında » KIRK BİR KERE İSTANBUL
Muhabbetlerine katılmak isteyen herkese bir minderlik yer açar Kırk Bir Kere İstanbul ve heyecanla müjdesini verir: Bu kitap vesilesiyle yirmi bir mekânı ağır ağır gezen herkes, yirmi mekânda daha ağırlanacaktır. Sözünü çoktan vermiştir İstanbul. Onunla kırk bir kere buluşmak ve baş başa kalmak isteyenler için...
Rahşan Tekşen Kırk Bir Kere İstanbul adlı ilk eseriyle şehrin bir zamanlar ihtişamlı yüzakı olan fakat zamanla unutulmuş ve terk edilmiş mekânlarını yeniden hatırlatıyor. Bir yanıyla estetik zevki, diğer yanıyla da medeniyetimize hizmet görevini yerine getiren eser, serinin birinci cildi.
Hacı Selim Ağa Kütüphanesi, Üsküdar’da balıkçı pazarının hemen arkasında yıllardır önünden geçip gittiğim ancak merak etmeme rağmen içine hiç girmediğim bir yerdi. Kütüphane normalde hafta sonları kapalı olduğu için giremiyordum aslında. Rahşan Tekşen Hanımefendi’nin “Kırk Bir Kere İstanbul” kitabında kütüphanenin hikayesini okuyunca merakım daha da artmıştı.
Hamaney kendisine takdim ettiğim Türk edebiyatını, Türkiye’yi ve İstanbul’u anlatan Rahşan Tekşen’in Kırk Bir Kere İstanbul’u da dâhil kitaplara gösterdiği ilgi gerçekten görmeye değerdi. Türkçe’yi bilen kendisi de Azeri Türkü olan Hameney’i Türkçe’nin heyecanlandırdığını görmek güzeldi.
“Yürümek” eylemi üzerine düşündüğüm bir sırada, şimdi yeniden elime alıyorum Rahşan Tekşen’in Kırk Bir Kere İstanbul’unu. Saf İstanbul kokan kitap daha ilk sayfadan itibaren kütüphanelerinden çeşmelerine, bedestenlerinden sokaklarına her daim hassas bir yürüyüş düzeniyle varıldığının, bir cezbe ile mekânlara girildiğinin ifşası. Yürümenin ne kadar da zarif, insanın varoluşuna başka hiçbir...
İlk kitabı olan Kırk Bir Kere İstanbul ile iki ödül alan Rahşan Tekşen, yazdığı mekânlara, ünsiyet kurmak, onların ruhlarına nüfuz etmek için defalarca gitmiş. Tekşen, 'Onu hissetmeden bir şey söyleyemezsiniz. Söylerseniz farazî şeyler olur, hakikat olması için şahitliğiniz gerekir.' diyor.