ANA SAYFA » KIRK BİR KERE İSTANBUL » Kırk Bir Kere İstanbul Hakkında
"Kırk Bir Kere İstanbul" Hakkında Yazılanlar...
Türkiye Yazarlar Birliğinin (TYB) '2013 yılı Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçıları Ödülleri'ne değer bulunanlar açıklandı. Buna göre Rahşan Tekşen ‘Kırkbir Kere İstanbul’ eseriyle şehir kitapları dalında ödüle layık görüldü.
Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği’nin 2013 Ödülleri düzenlenen bir basın toplantısı ile kamuoyuna açıklandı. Çemberlitaş’taki Basın Müzesi’nde düzenlenen basın toplantısında ödülleri derneğin yönetim kurulu üyelerinden Elif Sönmezışık duyurdu.
Kültür ve sanat gündeminde öne çıkan gelişmeleri, etkinlikleri, birbirinden keyifli söyleşileri Hayat Sanat programıyla ekranlara taşıyan TRT2, Kırk Bir Kere İstanbul'u da konuk etti. Vaktiyle Alay Köşkü olan Ahmet Hamdi Tanpınar Müze ve Kütüphanesi'nde...
Hamaney kendisine takdim ettiğim Türk edebiyatını, Türkiye’yi ve İstanbul’u anlatan Rahşan Tekşen’in Kırk Bir Kere İstanbul’u da dâhil kitaplara gösterdiği ilgi gerçekten görmeye değerdi. Türkçe’yi bilen kendisi de Azeri Türkü olan Hameney’i Türkçe’nin heyecanlandırdığını görmek güzeldi.
Doğrusu neşredilen bunca yayın içerisinde, bu hızlı akışın cereyanına kapılarak, sanırım bir mesleki deformasyona esir olarak, elimize geçen kitaplara gereken hassasiyeti gösteremediğimiz oluyor. Evet, yayın dünyasında, dalgınlaşmamızı ve hissizleşmemizi gerektirecek bir yoğunluk ve yüzeysellik yok değil; ama bu hissizleşme, ansızın karşımıza çıkacak nitelikli bir eseri fark etmemizi de zorlaştırıyor.
Bazı kitaplar ismiyle çağırır bizi ilkin. " Kırk Bir Kere İstanbul" der. Merakımızı celbeder iyice. kapağının üzerindeki turuncu, sarı, kırmızı tonlar sıcacık bir duyguyla sarmalar. Şimdi, o bildik minyatürden gelen çağrıya kulak vermezsek olur mu hiç?
İlk kitabı olan Kırk Bir Kere İstanbul ile iki ödül alan Rahşan Tekşen, yazdığı mekânlara, ünsiyet kurmak, onların ruhlarına nüfuz etmek için defalarca gitmiş. Tekşen, 'Onu hissetmeden bir şey söyleyemezsiniz. Söylerseniz farazî şeyler olur, hakikat olması için şahitliğiniz gerekir.' diyor.
“Yürümek” eylemi üzerine düşündüğüm bir sırada, şimdi yeniden elime alıyorum Rahşan Tekşen’in Kırk Bir Kere İstanbul’unu. Saf İstanbul kokan kitap daha ilk sayfadan itibaren kütüphanelerinden çeşmelerine, bedestenlerinden sokaklarına her daim hassas bir yürüyüş düzeniyle varıldığının, bir cezbe ile mekânlara girildiğinin ifşası. Yürümenin ne kadar da zarif, insanın varoluşuna başka hiçbir...
Tekşen, şehir adına yeni bir kazanç. Kitabındaki doyumsuz 21 yazı bir şehir tarihçisinin, bir sanat tarihçisinin elinden çıkmış gibi. Tekşen kimi yerde düpedüz bir tarihçi olup, anlattığı mekânın tarihsel derinliğine iniyor. Bir sebili, bir bedesteni, bir külliyeyi anlatırken dal dal yan hikâyeler okuyabiliyoruz.
Rahşan Tekşen’in Kırk Bir Kere İstanbul kitabında, sosyo-kültürel hafızamız ve mazimizin yadigârı kıymetli eserler ve algılardan hoş bir müntahabat bekliyor okuru. İstanbul’un yirmi bir güzelliğini ayrı başlıklarla ve tahkiye üslubuyla ele alan yazar, bazen Galata Kulesi’ne bazen Haydarpaşa Garı’na uğruyor.
Hacı Selim Ağa Kütüphanesi, Üsküdar’da balıkçı pazarının hemen arkasında yıllardır önünden geçip gittiğim ancak merak etmeme rağmen içine hiç girmediğim bir yerdi. Kütüphane normalde hafta sonları kapalı olduğu için giremiyordum aslında. Rahşan Tekşen Hanımefendi’nin “Kırk Bir Kere İstanbul” kitabında kütüphanenin hikayesini okuyunca merakım daha da artmıştı.
Muhabbetlerine katılmak isteyen herkese bir minderlik yer açar Kırk Bir Kere İstanbul ve heyecanla müjdesini verir: Bu kitap vesilesiyle yirmi bir mekânı ağır ağır gezen herkes, yirmi mekânda daha ağırlanacaktır. Sözünü çoktan vermiştir İstanbul. Onunla kırk bir kere buluşmak ve baş başa kalmak isteyenler için...