ANA SAYFA » KİTAPLIĞIM » EDEBİYAT AİLEM » Ali Seyyah
ÇOLAK RESSAM
nehri tedirgin geçiyordun
koşarak gergin ağlarla bana tedirgin
örgülü saçların sığmadı ellerime
bu eğri avuçlarla seni nasıl tutayım
ben çolak bir ressamım, iyi türkü söylerim
iyi de ne kelime kırık döküktür evim
dudağından bellidir bir çölü soracağın
öyleyse suya kanma bu bahçeye varmadan
buluttan çit öremem boğar bahçelerimi
uçurtma bilmem ama, iyi sapan tutarım
sana seslendi biri yorulup neşesinden
onun kanadı yok ya gök belledi kafesi
şimdi söylesem ona - sen kafeste doğmadın -
demiri ben bükmedim paslıdır tırnaklarım
ah bu çocuk değil mi sancılanan karnımda
kendi resmini çizen aynalara bakmadan
şimdi hançerler uman göğsündeki boşluğa
şimdi kısık bir sesle söylüyor türküsünü
yok mu bu savaşın sarılmaya kolları
sen ey prensesim - hâlâ düğünün yakın -
yakalandın çöllere -hâlâ serin ellerin-
benimse boğuk evim, bir tanedir duvarı
çiviler dövüşür gece resmini tutmak için
Ali Seyyah, Çolak Ressam, Şule Yayınları, 2018, sf. 76.
Palyaçonun sallandığı direğin darağacından tek farkı, ucunda sallanan adamın koltuk altından asılmasıydı. Neden herkesin kahkahalarla izlediği bir şeyi bu kadar korkunç buluyorum? Metrelerce yukarıdaki ipin ucunda debelenen bir adam nasıl komik olur, tek ben mi benzetiyorum can çekişen birine? Herkes nasıl da mutlu. Bir başka palyaço seyircilerin arasından gösteriye dahil olacak kişileri seçiyor. Ellerine birer top verdiği oyunun parçası olmayı başaran izleyiciler, hırsla palyaçoyu vurmaya çalışıyor.
rüzgârın parmağını gördüm. hareketsizliğe dokundu. ne olduğunu neden dokunduğunu tuşun kendi parmağını seçtiğini bilmeden defalarca aynı tuşa dokundu.
Bir sabah uyandığında Emily kocasını yanında bulamadı. Banyodan sifon sesi bekledi, ııh. Salondaki televizyondan gelecek gürültüye kulak kabarttı, hayır. Odalardan birinde miydi yoksa? Yatağında gerinip esnedi. “Kalkıp çayı koyayım,” Üç sokak aşağıda oturuyordu annesi, ona uğramıştı belki de. Porselen bardağını aldı raftan. Hım, tereyağının tadı nefis! Bir dilim kızarmış ekmek daha? Üstüne sıcak çaydanlığı koyduğu için gazetedeki haberi görmedi.
Bazen ne kadar çabalarsan çabala kötü olursun. Bu yüzden kendinden nefret edersin ve nefret ettikçe daha kötü biri olursun. Bazen biri bile olamazsın. Ortalıkta salınıp duran bir ruhsundur sadece. Kimliksiz, kişiliksiz bir şey. Kimse seni anlamaz. Ergen miyim, dersin kendi kendine. Ergensindir. Değilsindir. Hep çocuk görürsün kendini, hep yaşlı. Ağlamaktan yüzü kızarmış küçük bir çocuğun seni gördüğü andaki o bir anlık duraksamasıyla mutlu olur, rastgele bir sokaktaki tanımadığın bir adamın, yüzüne yönelmiş şüphelenen bakışlarından mutsuz olursun.