ANA SAYFA » KİTAPLIĞIM » EDEBİYAT AİLEM » Meryem Kılıç
KURTARILMIŞ DUA
aradığım tuz binaların gölgesine dönüştü
sırayla tellere takıldı kanatları kuşların, bunun nedeni
eskiden de bizimdi onlar şimdi de bizim
demirin altından uçtuklarında en çok yakından
böyle zamanlarda insanın ayağı birden akşam
eğilmiş bütün kemikleri düzeltip şu dümdüz yolda
şehrime gece ötüşlü böcekleri ekleyerek güvende olayım diye sırf güvende olmak için
dağın üstündeki gökyüzü
göğün şekil verdiği dağ
çocukta iç sıkıntısı oluyor, neden?
ateş dövülürken ne diyecek, kızlar topuklarıyla
aynı halkaya girdiklerinde yalnız kızlar, tabiat ve gün doğumu
kulaklarımı güzel hayallerle tıkıyorum hiç kimsenin sesi
böyle şeyler de var Allah’a sığınmak diye bir şey
uyuklamak, avlanmak, suyun sesine kanarak
sağ yanına güçlü orduyla, sürerek ayağını
yanaklarından kazıyarak çıkarıyordu gündüzü Leyla
onda da bir sığınma
başkası süpürüyor kapısının önünü
başkası sonbaharı bekliyor
başkası seyretmenin ne anlama geldiğini
hep derli toplu çantasından çıkarıp
pay edilmiyor taze ve süslü bir gün
başkası
Meryem Kılıç, Kafes Kesiği, Şule Yayınları, 2019.
İncir, nar belki kavak. Ağaçları inceliyor sapan için uygun bir parça arıyordum. Sürgün veren dalları görmezden geliyordum. Henüz onlara merhamet gösterebilirdim. Camları korkusuzca indirdiğimiz, yaprak vurup isabet yarıştırdığımız, kuş avladığımız sapan mevsimi. İlk kuşun yere düşmesini bir hasta odasında bekliyordum.
Pervanenin gölgesi düştü antik şehre, Zeus’un tüyleri ürperdi. Kuş bakışı seyrettim Bergama’yı. Tiyatro sessiz, basamaklar boş, rüzgâr kendi yazdığı oyunu sergiliyor. Genç kızın saçları yüzünü okşuyor tutkulu bir sevgili gibi, fotoğrafçının hasır şapkası uçuyor yamacın altındaki baraja doğru. Çocukların şekerini yalıyor rüzgar.
Bizler annemi sustuğunda duymaya başladık. Hani nasıl sürekli akan bir çeşmenin sesine alışıp işitmez olursunuz da aniden kesildiğinde fark edersiniz ya işte öyle. Konuşmaktan vazgeçmişti artık. Belki anlattıklarının dinlenmediğini, belki kimsenin kendisine ayıracak vakti olmadığını, belki de söyleyeceği yeni bir şey olmamasından bu yana susuyor. Uzun zamandır çok konuşmasından şikâyet eden bizler şimdi onun ağzından çıkacak tek bir kelimeyi bekliyoruz.
PARMAK İZİ Bedenimde bir nişan gibi taşıdığım kusurum sevgili babamdan yadigâr. Bedenimdeki bu eksiklikle çalışabileceğim pek fazla iş yok. Zaten bu yaşıma kadar yapabileceğim iki mesleği ustalıkla icra ettim. Bu üçüncü ve öyle sanıyorum ki son işim olacak.