Rahşan Tekşen

ANA SAYFA  »  KİTAPLIĞIM  »  EDEBİYAT AİLEM   »  Mustafa Sarı

Mustafa Sarı

Mustafa Sarı
Mustafa Sarı

ÖTENAZİ

1

kötürüm dakikalar sürünür duvarlarda

bileklerimde metalin keskin izi

cüzzamlı bir fırtına değilim artık

hayır

şu muazzam kış karşısında

baygın sıcakları özleyen

şımarık bir kar tanesiyim

yoruldum üşümekten

2

kapı aralıklarımı yalayan

korkak bir hırsız gibi hain

elini uzatırken rüzgâr

kurnaz bir dilenci dövmesi pazularımda

dilimde uyanan kadim adaletin izi

öç almak mesela kâhinlerden

yazık

soldu toprağı bekleyen ahım

beni kucaklayan yer çekimine

sabırla akan tarsus çayına

sitemdeyim yine de

3

boynunda kapılar taşıyan derviş

süslü dualar değmez bana

toprağımda kıvrılan

kıvrılan solucan sancısı

yeşermeyen şahitliğim yaşamaya

ve mahcup amellerim hallaç tokmağında

4

şimdi bir huşudur soluksuz

yanar avluda karıncalar

gövdem pulları özler

bir balık heykeli

alevlerle paramparça

karanlık

titrek tenimde esrime

yarı zaman

nefess... nefess…

istek dışı can

5

düş görmelik döşeğim

zehirli kâbuslar

çağırır, tuu sesidir

fii telaş

iblisimde neşe

nefess... nefess…

öfkemde eprime

gözler boşalır

beyinler

nihayet

odamda kutlu şölen

6

……………………………….

– morfinim hani baba?

 – …………………….

– morfinim hani baba?!

– bak işte… ince yalar jilet.

– kırmızı mıdır kan?

– susunca daha çok.

 

Mustafa Sarı, Aksak Engerek, Şule Yayınları, 2018.

EDEBİYAT AİLEM KATEGORİSİNDEN...

kusurlu-heykel-14660

İmran Elagöz Taşkın

Safinaz Hanım can kuşunu uçurup dar ve karanlık evine yerleşeli tam elli iki gün olmuştu. Merhumenin bedenini ortadan kaldırmaya yeminli kurtçukların hücumuyla geçen elli iki gün. Kim demiş, insan kabirde yalnızdır, diye! Ölen sebebiyle toprak altında başka türlü bir hayat kımıl kımıl devam ediyordu. Mevtanın etleri kemiklerinden ayrılmaya başlamış, burnunun düşmesine az kalmıştı. Bu süre zarfında kızları ziyaret etmiş, ana-babalarının mezarına çiçek buketleri bırakıp gitmişlerdi.

DETAY...

betul-baris-854

Betül Barış

  Çorbasından bir kaşık almıştı ki başının üzerinde bir gölge belirdi. Karasinek? Eşekarısı? Serçe? Neydi bu? Karartı tavan ve zemin arasında ani manevralar yapıyordu.   Çığlıklar atarak evden çıktı. Nefes nefese kalmıştı. “Bu da ne böyle?” diye sordu kendine. Cevap çok geçmeden titreyen vücudunun her bir uzvundan beynine doğru hücum etti. Yarasa!             Bu kelimeyi hayatında ilk kez kullanıyor gibiydi oysa yarasayla ilgili bir sürü belgesel izleyip mağaradaki hayatları hakkında birçok şey öğrenmişti ama şimdi bu bilgiler faydasızdı. Nitekim yarasa mağarada değil, salondaki kristal avizenin altında uçuyordu. 

DETAY...

sumeyra-ikiz-96677

Sümeyra İkiz

   Sahaf dükkânına her gün pek çok insan gelirdi. Ama o gün, kapısının önündeki dut ağacından içeriye giren küçücük bir tırtıldı.     Sabah rüzgârıyla yalpalayan ağacın tüylü yapraklarından birinin kenarını ısırmak üzereyken yere düşmüş, yumuşacık gövdesi toza, toprağa bulanmıştı. Ters düştüğü yerde başıyla ayaklarını birleştirip tortop olmuş, bir süre hareketsiz kalmış, sonra tutunamadığı ağaca yüz vermek istemezmiş gibi yan dönüp açıla kapana pürtüklü kaldırımda ilerlemişti.

DETAY...

alem-i-misal-rehberi-19656

Burcu Güven

Güneşin yakıcılığını bütün zerrelerinde  hissederek gözlerini zar zor açtı sonra tekrar yumdu. Bunaltıcı sıcak nefes almasını zorlaştırıyordu. Gücünü toplayarak kalkmaya çalıştı. Heybesi beş on adım ötesindeydi. Ama ne Eyyam ne de Mestur oradaydı. Telaşla seslendi fakat  kendi sesinden başka bir şey duymadı. Hangi yöne gittiğini bilmeden yürümeye koyuldu. Şansının  yaver gittiğini söyleyebiliriz çünkü takriben yarım saat sonra mola vermiş bir kervanla karşılaştı.

DETAY...

2025. Copyright © Rahşan Tekşen.

Avinga | XML