ANA SAYFA » KIRK BİR KERE İSTANBUL » Kırk Bir Kere İstanbul'dan Seçmeler » Galata Köprüsü
ALTIN LİRALARDAN TAHTA KÖPRÜ
...
Köprüden geçmek isteyen herkes hâlâ müruriye vermek zorundadır. Aksi halde köprü tahsildarlarından herhangi biri kendisine musallat olup onu cümle âleme rezil rüsva edebilir. Bu beyaz entarili memurlar öyle acımasız, öyle zorba zevat olarak bellenmiştir ki onlar hakkında nice mizahi resimler çizilmiş, yazılar yazılmıştır. Hâlbuki tek bir gün, onların yerine geçilseydi ve para vermemek için tramvaya asılarak karşıya geçmeye çalışan onlarca insanın peşinde koşulsaydı, belki de tahsildarlar haklı görülecek, biraz da insafa değer bulunacaktı.
Lâkin kimin aklında ne olduğunu nereden bilecekti müruriye toplayan tahsildarlar! Onların hataları, yetişkine de çocuğa da aynı muameleyi yapmak, öfkelerini herkesten çıkartmaktı. Bu yüzden gazeteler meseleye dikkat çeken satırlar kaleme alıyor, bu mevzuda Bahriye Nazırı’nın dikkatini çekmeye çalışıyorlardı:
“Köprü memurlarının hilaf-ı terbiye hareketleri pek çok defa umumun şikâyetlerine bahis olunmuştur. Bu memurların çoluk çocuğa ve muteber zevata dahi itale-i lisana ve bed muameleye ve hatta sebb ü düşmana daima cür’et ettikleri çeşm-i teessüf ve nefret ile görülmekte olduğundan bunların terbiyesi veyahut kabil-i terbiye olmazlar ise tebdil olunup yerlerine erbab-ı dirayetten adamlar tayini zımmında Bahriye Nazırı Devletlu Paşa Hazretleri’nin nazar-ı dikkatleri celp olunur.”
...
Metnin tamamı için: Kırk Bir Kere İstanbul, Şule Yayınları, 2013, sf. 135-142.
Bir gelenek daha vardı ki bu da Bedesten’in yüzünün her sabah duayla yıkanmasıydı. Kuyumcular Kapısı’nın arkasından “Buyurun duaya!” diye gürleyen ses, kapı kapı bütün dükkânları dolaşır, bir çırpıda muhafızlar dolabının önüne toplardı esnafı. Sultanın ve askerin selâmetine dua, gelmiş geçmiş esnafın ruhlarına rahmet niyaz edilirdi.
Su insanın ayağına geldiği gün, çeşmelerin bir daha hiç konuşmayacağını anladı sakalar. Beyaz sorguçlarını, siyah çizmelerini çıkarıp kaldırdılar tavan arasına. Özene bezene süsledikleri atlarının sırtından kırbalarını indirdiler.
Evvela sadece asker için ortaya çıkmışsa da öyle cazibeli hâle gelmiştir ki asker, memur, esnaf; hatta erkek, kadın demeden neredeyse herkesin başında fes görülür olmuştur. Lâkin esnafın halktan, memurun askerden ayırt edilebilmesi için feslerin kullanılış şekillerine kaideler getirilmiştir. Kimileri fesin etrafına çember saracaktır, kimileri ağabani, kimi leri tülbent…
Sekiz köşesi olan semahanenin etrafını iki kat şeklinde mahfiller çevirir. Salonun sonunda kadınlar mahfili, sağda selamlık girişi, üstte hünkâr mahfili, altında dedegân odaları vardır. Bugün müze olarak kullanılan Galata Mevlevîhanesi’nin semahanesi, ilk kez inşa edilen bina olmasa da aynı mekânda ne demlere şahit olunmuştur!