Rahşan Tekşen

Yahya Efendi Dergâhı

Yahya Efendi Dergâhı
Yahya Efendi Dergâhı

BUYUR ÂŞIK

...

Güneşi bile unutmuş toprak, gül vermeyi öğrenir onun elinde. Saçlarının telleri birbirine karışmış ağaçlar, kendilerine çeki düzen vermeyi… Gözleri de hayran bırakır tekke böylece, gönülleri olduğu kadar. Kapısından misafir eksik olmaz. Yemeğini yemeden, şerbetini içmeden kalkıp giden olmadığı gibi. Bu kapıya gelip de sadakasını almayan bir fakir yoktur. Bu kapıya gelip de duasını almayan bir tek fakir: Vezirler, paşalar, divan erbabı, esnaf, halk… Hatta sütkardeşi bile. Kapısına gelen hiç kimseyi geri çevirmez. Hiç kimseyi bir diğerinden ayırt etmez. Zira tekkeye gelen herkes bir tek sıfatla davet edilir içeri: Buyur âşık! Buyur sohbete!

Bir sohbet kurulur, bir sohbet dağılır. Derken sütkardeşin vefat haberi gelir tekkeye. Babasının ölümüyle tahta geçen II.Selim’in yanına varıp onu gölgesinin altına alır Yahya Efendi. Genç sultanın sultanı olur. Ne var ki kendisi de yolculuk hazırlığı içindedir: Hep gelenler yâne yâne geldi gitti dünyadan/Şimdi nevbet bâne değdi döne döne yâneyim, diyerek yapar hazırlığını. Kendi elleriyle kazar kabrini. Kurban bayramına rastlar yolculuğu ve bir an önce Rahmet-i Rahman’a kavuşmak için tekkesinin kapısını bile kilitlemeden çıkar gider. Zira  gittiği yerde ne tekkenin kıymeti vardır ne sarayın. Oysa bunu nereden bilsin, cenazeye katılacak kalabalıktan istifade etmek niyetiyle o günkü ücreti arttıran kayıkçılar!

...

Metnin tamamı için: Kırk Bir Kere İstanbul, Şule Yayınları, 2013, sf. 57-65.

Kırk Bir Kere İstanbul'dan Seçmeler KATEGORİSİNDEN...

rustem-pasa-camii-21627

Rüstem Paşa Camii

Bunca güzellik mabetten çok müzeye çevirmiştir Rüstem Paşa Camii’ni. Seyyahları hiç eksik olmaz. Her gün yüzlerce göz süzülür kubbeden payelere. Flaşlar duvarların, çiniler seyyahların gözlerini kamaştırır. Uzak diyarlardan sırf çinileri görmek için gelen gözleri… Ömründe hiç mavi görmemiş bir delikanlı girer cümle kapısından. Elinden tutan beyaz âsâsı mihraba kadar götürür onu. Seyyahlar bir bir terk ederken camiyi, o secdeye kapanmış vazodaki menekşelerin kokusunu çekmektedir içine.

DETAY...

haci-selim-aga-kutuphanesi-43626

Hacı Selim Ağa Kütüphanesi

Kütüphaneye tayin edilecek ilk hafız-ı kütüb, bugünün ifadesiyle diğerlerinin müdürü olacaktır. Günlüğü seksen akçeye gelecek, kütüphanenin meşrutasında ikamet edecek,  vazife mahallini tenha koymayacak ve haftanın beş günü, her sabah öğrenci okutacaktır. Hulâsa bir ehl-i ilim ve sahib-i fazl kimesne hafız-ı kütüb-ü evvel olabilecektir.

DETAY...

yusuf-pasa-sebili-82545

Yusuf Paşa Sebili

Su insanın ayağına geldiği gün, çeşmelerin bir daha hiç konuşmayacağını anladı sakalar. Beyaz sorguçlarını, siyah çizmelerini çıkarıp kaldırdılar tavan arasına. Özene bezene süsledikleri atlarının sırtından kırbalarını indirdiler.

DETAY...

haydarpasa-gari-99629

Haydarpaşa Garı

1900’lü yıllar. Hatta tam da 1900. Yıllardır zihninde mukaddes bir emanet gibi muhafaza ettiği arzusuna biraz daha yaklaşmıştı Abdülhamid. Onun arzusu, İstanbul’dan Hicaz’a yapılan yolculuğun aylarca sürmesine, yolculukları çileye çeviren susuzluk, hastalık ve baskın korkusuna çare bulmaktı. Onun asıl arzusu, İstanbul’u Mekke ve Medine’ye sağ salim kavuşturmak ve rayların denize değdiği yere bir gar binası inşa etmekti.

DETAY...

2024. Copyright © Rahşan Tekşen.

Avinga | XML