Rahşan Tekşen

Alay Köşkü

Alay Köşkü
Alay Köşkü

SULTAN OLMAK BU OLSA GEREK

...

Sadece sultanlar için yapılmıştı Alay Köşkü. Bu yüzden büyük bir taht odasından başka, birkaç küçük hizmet odası vardı sadece. Tâ III.Murad devrinde, yine burada ahşap bir köşkün olduğu rivayet edilse de Fatih döneminde yapıldığı daha kat’îydi. Ne vakit yapılmış olursa olsun, ilk yapılan ahşap köşk yıktırılmış, II.Mahmud’un yaptırdığı bina Alay Köşkü olarak bugüne gelmişti. Pencere üstlerinde talik hatla yazılan, Keçecizade İzzet Molla’nın nazmettiği beyitlerden biri teyit ediyordu bunu: Budur tertib-i saz-i saltanat-ı Sultan Mahmud’un/ Gelüb erkânını seyrettiği kasr-ı felek-dergâh. Alay Köşkü, İstanbul’un devasa ve zevksiz yapılarına nazaran, sûr-i sultanî üzerinde hâlâ bir kuş evi zarafetiyle duruyor; yedi cephesine açılan pencereler, sultanın gözleri gibi hâlâ şehri seyrediyordu.

Saray Dolmabahçe’ye taşınınca, Alay Köşkü’nün yerini Pembe Köşk aldı. Daha da hazini, İstanbul sultanlarını kaybedince, alaylarını da kaybetti. Artık kimse sokaklara çıkıp top atamayacak, mehter takımının arkasında yürüyen milyonlarca ayak sesini; azametli bir şehrin kalp atışını duyamayacaktı.

Alay Köşkü uzun yıllar boş ve bakımsız kaldı. Kimse yüzüne bile bakmadı. Tâ ki yanı başına Tegrafhane-i Âmire yapılana kadar. Telgrafhane nazırlarına bir makam odası ihtiyacı duyulduğunda göze çarptı Alay Köşkü ve ne hissettiği sorulmadan nazırlara tahsis edildi. 1920’li yıllarda Sanayi-i Nefise Mektebi’nin Güzel Sanatlar Birliği merkezi oldu. Alay Köşkü’nde bir edebiyat şubesi açmak için o günün edipleri, şairleri toplantılar yaptı. Yaşar Nabi, Cevdet Kudret, Ziya Osman, Halid Ziya, Hüseyin Rahmi, Peyami Safa, Necip Fazıl, Reşat Nuri, Mehmed Rauf gibi nice isimler toplandı Alay Köşkü’nde. Gün geldi, Eminönü Halkevi’ne tahsis edildi; gün geldi Eski Eserleri Tescil Bürosu olarak kullanıldı.

...

Metnin tamamı için: Kırk Bir Kere İstanbul, Şule Yayınları, 2013, sf. 151-157.

Kırk Bir Kere İstanbul'dan Seçmeler KATEGORİSİNDEN...

pierre-loti-kahvesi-44548

Pierre Loti Kahvesi

Loti, çok eski ağaçlardan mürekkep bir ormandan mermer beyazlığı ile çıkan mukaddes cami ve sonra muzlim renkler taşıyan ve içine mermer parçaları serpilmiş cesim mezarlıkları ile bir ölüm şehri olan hazin tepeler, diye tarif eder Eyüp sırtlarını.

DETAY...

haci-selim-aga-kutuphanesi-43626

Hacı Selim Ağa Kütüphanesi

Kütüphaneye tayin edilecek ilk hafız-ı kütüb, bugünün ifadesiyle diğerlerinin müdürü olacaktır. Günlüğü seksen akçeye gelecek, kütüphanenin meşrutasında ikamet edecek,  vazife mahallini tenha koymayacak ve haftanın beş günü, her sabah öğrenci okutacaktır. Hulâsa bir ehl-i ilim ve sahib-i fazl kimesne hafız-ı kütüb-ü evvel olabilecektir.

DETAY...

haydarpasa-gari-99629

Haydarpaşa Garı

1900’lü yıllar. Hatta tam da 1900. Yıllardır zihninde mukaddes bir emanet gibi muhafaza ettiği arzusuna biraz daha yaklaşmıştı Abdülhamid. Onun arzusu, İstanbul’dan Hicaz’a yapılan yolculuğun aylarca sürmesine, yolculukları çileye çeviren susuzluk, hastalık ve baskın korkusuna çare bulmaktı. Onun asıl arzusu, İstanbul’u Mekke ve Medine’ye sağ salim kavuşturmak ve rayların denize değdiği yere bir gar binası inşa etmekti.

DETAY...

yusuf-pasa-sebili-82545

Yusuf Paşa Sebili

Su insanın ayağına geldiği gün, çeşmelerin bir daha hiç konuşmayacağını anladı sakalar. Beyaz sorguçlarını, siyah çizmelerini çıkarıp kaldırdılar tavan arasına. Özene bezene süsledikleri atlarının sırtından kırbalarını indirdiler.

DETAY...

2024. Copyright © Rahşan Tekşen.

Avinga | XML