Rahşan Tekşen

Feshane

Feshane
Feshane

PÜSKÜLLÜ BELA

...

Evvela sadece asker için ortaya çıkmışsa da öyle cazibeli hâle gelmiştir ki asker, memur, esnaf; hatta erkek, kadın demeden neredeyse herkesin başında fes görülür olmuştur. Lâkin esnafın halktan, memurun askerden ayırt edilebilmesi için feslerin kullanılış şekillerine kaideler getirilmiştir. Kimileri fesin etrafına çember saracaktır, kimileri ağabani, kimi leri tülbent… Meselâ ulema sınıfının haricinde kimse tülbent saramayacak, sıradan halksa etrafına hiçbir şey sarılmamış dalfes giyecektir.

Fes, başta dolaştığı kadar dilde de dolaşmış, her dönemde alacağı şekle dair mevzu olmuştur. Abdülmecid’e göre biraz daha küçülmelidir fes, bu yüzden mecidiye kalıbı yapılır ve fesler küçültülür. Abdülaziz’e göre biraz daha yayvanlaşması gerektiğinden, aziziye kalıbı; Abdülhamid’e göre biraz dikleşmesi gerektiğinden hamidiye kalıbı yapılır ve fesler şekilden şekle girer yıllar boyunca. 

İnsanların bedenleri de aynı olmadığından, on altı numaraya kadar pirinçten ya da ahşaptan fes kalıbı dökülür. Dar Beyoğlu fes isteyenin kaç numara giydiğini anlar esnaf olan. Ya da hamidiye, büyük hamidiye, aziziye, tam zuhaf, yarım zuhaf, efendi biçimi, İzmir biçimi… Herkes kendine uyan numarayı bilir ve onun adıyla ister alacağı fesi.

...

Metnin tamamı için: Kırk Bir Kere İstanbul, Şule Yayınları, 2013, sf. 159-166.

Kırk Bir Kere İstanbul'dan Seçmeler KATEGORİSİNDEN...

cemberlitas-hamami-71632

Çemberlitaş Hamamı

On dokuzuncu asrın Islahat-ı Turûk Heyeti, yol genişletme kararını uygulamak bahanesiyle iki yüz seksen yıllık bir eseri kurban etmekte beis görmez. Kubbesiyle birlikte gövdesinin bir kısmını kesip atıverir. Koca Sinan’ın el emeği göz nuru olduğu tahmin edilen Çemberlitaş Hamamı, bir hilkat garibesi gibi yolun kenarında kalakalır. 

DETAY...

misir-carsisi-46621

Mısır Çarşısı

Açılan her çömlekten, küfeden farklı bir kokunun yayıldığı; her kokunun başka bir derde deva olmak için sahibini aramaya koyulduğu yerdi burası. Bir avuç amber kabuğu almaya gelirdi cenazesi olan. Tütsü olarak yakardı amber kabuğunu ki Rahmet-i Rahman’a güzel kokularla uğurlansın yolcu. Kimi aktarın başına varır; taş döken, kum söken bir ilâç sorardı.

DETAY...

cevahir-bedesten-65570

Cevahir Bedesten

Bir gelenek daha vardı ki bu da Bedesten’in yüzünün her sabah duayla yıkanmasıydı. Kuyumcular Kapısı’nın arkasından “Buyurun duaya!” diye gürleyen ses, kapı kapı bütün dükkânları dolaşır, bir çırpıda muhafızlar dolabının önüne toplardı esnafı. Sultanın ve askerin selâmetine dua, gelmiş geçmiş esnafın ruhlarına rahmet niyaz edilirdi.

DETAY...

haydarpasa-gari-99629

Haydarpaşa Garı

1900’lü yıllar. Hatta tam da 1900. Yıllardır zihninde mukaddes bir emanet gibi muhafaza ettiği arzusuna biraz daha yaklaşmıştı Abdülhamid. Onun arzusu, İstanbul’dan Hicaz’a yapılan yolculuğun aylarca sürmesine, yolculukları çileye çeviren susuzluk, hastalık ve baskın korkusuna çare bulmaktı. Onun asıl arzusu, İstanbul’u Mekke ve Medine’ye sağ salim kavuşturmak ve rayların denize değdiği yere bir gar binası inşa etmekti.

DETAY...

2024. Copyright © Rahşan Tekşen.

Avinga | XML