ANA SAYFA » KİTAPLIĞIM » EDEBİYAT AİLEM » Mustafa Duruş
RÜZGÂRLI PARMAK
rüzgârın parmağını gördüm.
hareketsizliğe dokundu.
ne olduğunu
neden dokunduğunu
tuşun kendi parmağını seçtiğini
bilmeden
defalarca aynı tuşa dokundu.
gürültüsünü sandığa koydu şimşek
gürültüden bir küpe oldu
avuçları gürültülü kadın.
ses kaydı silindi parmağın
saçları açıldı gecenin
kadının elleri arasından
elleri gecenin yarattığı sularda yorgun
sular ellerinde serin
sular. rüzgârın unuttuğu.
ışığı su mezarlığına gömdü
gözlerini değiştirdi
gecenin bir dağa çarparak
küçücük taşları
seyretti
küçücük taşların ölüm uykusu dağ
rüya. gözleri. ölü dağ.
tuş izleri geçmeden parmağından
tuşu düşürmeden parmağından
rüzgâra dokundu
rüzgâra dokundu, hayır hareketsizliğe
hareketsizliğe dokundu, hayır rüzgâra
hareketsiz rüzgâra dokundu
rüzgâra hareketsiz.
Mustafa Duruş, Tembel Yağmur, Şule Yayınları, 2021
Bizler annemi sustuğunda duymaya başladık. Hani nasıl sürekli akan bir çeşmenin sesine alışıp işitmez olursunuz da aniden kesildiğinde fark edersiniz ya işte öyle. Konuşmaktan vazgeçmişti artık. Belki anlattıklarının dinlenmediğini, belki kimsenin kendisine ayıracak vakti olmadığını, belki de söyleyeceği yeni bir şey olmamasından bu yana susuyor. Uzun zamandır çok konuşmasından şikâyet eden bizler şimdi onun ağzından çıkacak tek bir kelimeyi bekliyoruz.
Pazılarına kadar kıvırdıkları yenlerini besmele çekerek açan orta yaşlı babalar, kalın tırnaklarına nal gibi çakılmış takunyalarını sürükleyerek şadırvandan ağır ağır gelen dedeler, ezberlerini namazda unutmamak için sessizce tekrar eden yeni yetmeler, sıvalı paçalarıyla koşarak cemaate yetişen üstü başı toz içinde ırgatlar, ıslak sakalları yüzlerinde dirice parlayan gençler; kâmetle beraber ayaklanmış, gözleri yerde mırıldanarak birbirlerine yanaşıp tek saf olmuş, cübbesini estire estire mihraba gelen imamın tekbirine kulak kesilmişlerdi. “ Durdum divana, uydum imama, kıblem kabe-i şerife. ” “Allahu Ekber!”
Bahçemizde bir elma ağacı var. Meyveleri pazardakiler gibi kırmızı ve büyük değil. Küçük, yeşil ve biraz ekşiler. Isırdıkça tatlı tatlı kokuyorlar. Bu ağaç benim yazlığım. Kış biter bitmez serçe gibi dallarına konuyorum. Yaprakları beni herkesten saklıyor. Bir de babam gölgesine salıncak kurdu mu, değmeyin keyfime!
Ertan okul haricinde, evde bilgisayar başında değilse genelde bahçedeydi. Yine mahalleliye ve esnafa illallah dedirtiyordu ama eskisi kadar değil. En son vukuatında, arkadaşlarıyla vanaları kapatıp mahalleliyi susuz bırakmışlardı. Saatler sonra birinin aklına gelmişti vanaya bakmak da, durum anlaşılmıştı.